
Bu akşam, geçen hafta sözleştiğimiz üzere Kiyoşige-san (aile arasında daha samimi bir şeklide Kiyo-chan diyoruz) ile balık tutmaya gittik. Öncelikle size Kiyo-chan'dan biraz bahsedeyim. Kendisi eşimin amcası olur. 88 yaşında emekli öğretmendir. İkinci Dünya Savaşı sırasının ve sonrasının zorlu dönemlerinde öğretmenlik yapmıştır. Geçtiğimiz haftalarda kendisine Japonya Başbakanlığından bir teşekkür belgesi geldi. Sebebini eşim ve annesi şöyle tahmin ediyor; tahmin ediyor diyorum çünkü kendisi nedenlerini kimseye asla söylemeyecektir, çünkü gözünde hiçbir önemi yoktur: Kiyo-chan, savaşın ve sonrasının o zorlu dönemlerinde çocukların sadece eğitimlerini değil, yaşamak için ihtiyacı olan şeylerin temini için de var gücüyle uğraşmış. Özellikle çalışkan olmayan, problemli çocukların üzerine çok düşmüş, mezun olduktan sonra da işe girmelerini sağlamış ve hatta işi kolayca bırakmamaları için kendi arabasıyla onları işe götürüp getirmiş. Hayatını yardım etme üzerine o kadar odaklamış ki şu anda bile insanların işe yaramaz diye attığı eşyaları toplayıp ihtiyacı olan kişilere götürüyor. İşte o Kiyo-chan şimdi de benim balıkçılık eğitimimi üstlenmiş durumda ve ben bu durumdan fazlasıyla memnunum.


Şarjlı ışıldağımız ve ışıklı şamandıralarımız sayesinde karanlık bastırınca da ava devam ettik. Akşam saat beşten dokuza kadar balık tuttuk. Birkaç gündür devam eden, ilaçların fayda etmediği migren ağrım bu güzel akşam sayesinde kendiliğinden geçti. Kaya balığı yemeyle pek aram olmadığından tüm avları Kiyo-chan'a bıraktım. Bundan sonra artık, sofraya rakı şişesi koymaya değecek büyük balıklar tutacağımız günü bekleyeceğim.