2008'deki, coşkuyla kutlayamadığım tek Cumhuriyet Bayramı’dır.

Hani Can Yücel’in bir şiiri vardır, Hayatta ben en çok babamı sevdim diye başlar, işte benimki de o hesap. Ergüven dayımı babamdan 16 sene önce kaybetmiştim. 17 yaşındaydım. Hayatta en çok onun ölümüne yandım. Nasıl oluyor, hem en çok babanı sevip hem en çok dayına yanıyorsun demeyin. Onu sizden önce annem söylemişti zaten. Şöyle demişti: "sen babanın ölümüne o kadar çok üzülmedin".
Hayattaki ilk büyük acıdır dayım. Ondan hemen 3 ay sonra Selami dayımın ölümü ise tam bir sarsıntıydı. Hayatımın bir parçası olan insanların ölümünün neler yarattığını işte o zaman gerçekten anladım. İşte o zaman bir gün babamın da öleceğinin farkına vardım.
Bazen, öleceksek beraber ölsek de bu acıyı tekrar yaşamasam diye düşündüm.
Sonra büyüdüm.
Babam her hastalandığında, ameliyat olduğunda bir gün ayrılacağının mesajını verip farkında olmadan beni buna hazırladı. İşte bu yüzden babam öldüğünde, annemin söylediği gibi "o kadar çok üzülmedim". Çünkü üzüntümü senelere çoktan beridir dağıtıyordum. Anneme cevap vermememin başka sebepleri de var ama onlar bana kalsın.
Birlikte geçirdiğimiz zaman boyunca en güzel hatıralarımda babam vardır. O hatıraları yeri geldikçe zaman zaman bu satırlarda yazabilirim.
Ama bugün değil.
Üç senedir onu görmüyorum, çok özlüyorum ve bir gün tekrar buluşacağımızı biliyorum.